Sanat eserlerinin değeri o sanat eseri ortaya konduktan belli bir zaman sonra belli olur. Örneğin caz standartları dediğimiz parçalar halen çok sevilerek dinlendiği için "standart" sıfatını almıştır. Birçok Hitchcock filmi halen zevkle izlenebilmektedir. O yuzden klasik sifatini almistir.
Bir sanat eserini ilk gordugunuzde çok beğenebilirsiniz ama bu ille de o sanat eserinin zamanın sınavından geçeceği anlamına gelmez.
Aslında gerçeklik de bir zaman sınavına tabidir.
Duyguların gerçek olup olmadığına duyguyu yaşadığınız an karar veremeyebilirsiniz. O duyguyu yaşarken sapına kadar yaşıyorsunuzdur ama aradan 1 yıl gecince bir de bakmissiniz o duygunun yerinde yeller esiyor. Duygunuzu yasadiginiz zamana muhurlemek icin ne yaparsaniz yapin - o duyguyu bir kokuyla ya da muzikle iliskilendirmek gibi - gercek degilse, zamanin imtihanindan gecmeyecektir. Don Johnson, Miami Vice'da ayrildigi esine telefonda sorar: Yasadigimiz gercek miydi?
Duygu arsivlerinize girin. Oradan istediginiz bir dosyayi tiklayin. Dosya aciliyorsa, yasadiginiz sey gercektir. Boylece gecmiste ne zaman kendinizi kandirdiginizi cok daha iyi tespit edebilirsiniz. Cunku kendinizi kandirarak yasadiginiz duygunun dosyasi acilmayacaktir.
Dervisler, gecmis gecti, gelecek gelmedi, sadece su an var dedi. Ben de diyorum ki, belki de gecmis, gelecek ve an, birlestiginde koca bir an olusturuyor ve gercek sadece bu koca anin icinde beliriyor. Bir duygunun ortaya cikmasi icin, gecmis tecrubeler size gerekli zemini hazirliyor, an, duyguyu yasatiyor ve gelecek bir elek gorevi goruyor. Ancak bu üç zaman kipi birlestiginde gercegi berrak bir sekilde gormeye basliyorsunuz.
Sevdim bu konuyu. Uzerinde biraz daha dusuneyim, sonra belki yine yazarim. Pek yeni birsey demedim ama, yine de simdinin tiranligini az da olsa titretmek hosuma gitti. Belki zamanla simdinin putunu kirarim. Sonra sira kokten zaman kavramina baskaldirmaya gelebilir. Kimbilir...