28 Ekim 2009 Çarşamba

Zahiri

Mide. Kafatası boşlukları. Nefes. Burun. Cilt. Bunları yaktım ben. Bozdum yani. Ya da zaten bozulmaları gerekiyordu. Şu anda bunları yazarken kontrol bende. Bir karınca da, bir ekmek parçasını kontrol ediyordur kendince. Lan gerizeka, sen onu yuvana götürünce ne olacak? Aptal karınca. Adam bile değilsin. Ölüp gideceksin. Boşuna. Bu hayatta tam olarak tespit edemediğim ve kanımca hiç tespit edemeyeceğim bir nane var: Bir şey var, onu bir tutarsam çok güzel olacak, ama bir türlü tutamıyorum. O tutamadığım şey nedir? Hayatta önemli olan birşey yoktur. Huzuru falan da bulamazsın boşuna arama. Ben şimdi karıncayla bağdaştırdım kendimi bak. Halbuki ben karınca değilim. Kafam çok karışık benim. Benim durumum zor. Ya gol olacağım ya da direkten döneceğim. İçerim ama. Her türlü içerim. Dur birşeyler olacak sanki.

6 Ekim 2009 Salı

Lost in improvisation

Commitment to craft. Discipline. Hard work. Çok fazla yaklaşım var. Ne yöne gideceğimi bilemiyorum. Things get stale. Belki de bir süre gitar çalmamalıyım. Belki de hiç çalmamalıyım. Savaşçı işler bulanıklaştığında ölümünü düşünür. Ben biraz ölümümü düşüneyim.

2 Ekim 2009 Cuma

Uyku

Hiç uyumak istemiyorum.
Ya da ölümüne uyuyup karayiplerde akşamüstü uyanmak istiyorum.
Tüm bunlar olurken...
Fonda hep Miles veya Bill Evans çalsın istiyorum...

Yaktın beni Lao

Şimdi bu virtüözler Chick Corea, Keith Jarret falan... Disiplinli bir şekilde çalışıyorlar de mi? Ben de çalışıcam çalışmasına da

"A good traveler has no fixed plans, and is not intent on arriving"

diyor Lao Tze. Bu sorunu acil çözmem lazım. "Has no plans" demiyor bak. "Has no fixed plans" diyor. Nasıl yani?

"Is not intent on arriving" bölümü açık. O zaten okçunun yoludur. Hedefi düşümezsin. Oku doğru şekilde atmak daha önemlidir. Hedefi vurmazsan da ustasındır. Onu biliyorum. Ama bu sabit plana sahip olmama beni bozuyor bak.

Yaktın beni Lao anlamıyorum dediğini.