7 Haziran 2012 Perşembe

Olağanüstü İnsanlarla Karşılaşmalar - 1

Cem Barışcan. Yönetmen. Desise - The Ploy filmi vimeo'da mevcut, tavsiye ederim.

Cem bana hayranlıkla Akiro Kurusawa'nın Oscar aldığı videoyu izletti. Akiro Kurosawa orada şöyle diyor: 'Bunu hak edip etmediğim konusunda endişelerim var. Çünkü sinemayı henüz anladığımı düşünmüyorum'.

Bu tutum, insanların mütevazilik dediği şey. Mütevazilik hayatım boyunca kıl olduğum bir tutum olmuştur. Bana sahtekarlık gibi gelir. Bir adam iyi bir yönetmense, insanlar da ona sen iyi bir yönetmensin diyorsa, adam da iyi bir yönetmen olduğunu düşünüp 'sağ olun, iyi bir yönetmen olmaya çalışıyorum' falan gibi laflar ediyorsa, bunun adı sahtekarlıktır.

Ama Kurosawa'nın tutumu başka. O gerçekten sinemayı anladığını düşünmüyor. Hayatta tanıdığım bir çok ustanın tutumu da budur zaten. Miles Davis, Bird ve Diz'i ilk duyduğunda büyülendiğinden ve hayatı boyunca o büyülü sesi çıkartmaya çalıştığından, hala o sesi çıkartamadığından ama çok yaklaştığından bahseder. Üstelik Miles Davis ağzına geleni rahatlıkla söylemekten çekinmeyen bir adamdır.

Son yıllarda felsefenin süper starı olmanın kaymağını yiyen Slavoj Zizek, Yamuk Bakmak isimli kitabında Lacan'ın 'küçük öteki nesnesi' kavramından bahseder. Bu nesnenin en büyük özelliği, sizin takıntınız olması ve ona asla ulaşamıyor olmanızdır.

Akiro Kurosawa'nın lafı tipik bir 'küçük öteki nesnesi' durumudur. Dikkat edin: 'Henüz anladığımı düşünmüyorum'. Yani hala, örneğin 100 yıl daha yaşayacak olsa, bunu anlama ihtimaline işaret ediyor. Ama hiç bir zaman anlayamayacak. Miles'a hayatı boyunca iyi müzikleri yaptıran bu nesnedir. Kurosawa'ya bu filmleri çektiren de...

Neyse, Cem geldi, bu yazıya sonra devam edebilirim.

Hiç yorum yok: