24 Kasım 2008 Pazartesi

Issız Adam'ın Laneti

Uzun zamandır bu kadar kötü film izlememiştim. Yapay konuşmalar, Amerikan romantik komedi cümleleri, konuşmayı bilmeyen başrol oyuncusu, sevişmeyi bilmeyen ve hayvani cinsel münasebet sevdalısı diğer başrol oyuncusu... Bunların hepsi ıssız adamda mevcut.

Miles Davis'e soruyor adamın biri: Amerikalı kadınların yanlışı nedir?
Miles şöyle diyor: Sürekli dizi film çeker gibi yaşamaları.

İşte karakterlerimiz böyle. Hayatlarında dizi film çeker gibi davranıyorlar. Dialoglar o kadar rahatsız edici ki... Dişimi sıka sıka, öfleye pöfleye, tavana baka baka, yerime gömüle gömüle izledim bütün filmi... Çünkü sevgili eşim maalesef bu filmi benimle izlemek istemişti. Oysa ki ben ona hiç kötü birşey yapmamıştım.

Askerdeyken yan ranzada bu filmin yönetmeninin akrabası kalıyordu. İyi bir çocuktu. Yönetmenin nesi oluyordu tam anımsamıyorum. Babam ve Oğlum'un yıllardır birçok konuşmayan baba ve oğulu barıştırdığından bahsetmişti. O zaman ben de bu filmden sonra; eski plak dinlediği için çok heyecanlı olup bununla müthiş ve son derece gereksiz bir gurur yaşayan, çirkin orospularla yatıp kalkan, kullanılmış prezervatiflerini masanın altında unutan (prezervatif oraya nasıl gitti birader), cinsel münasebet şekli Tecavüzcü Coşkun'u andıran ve ıssız adam profiliyle kendine acıma şampiyonluk turunu attıktıktan sonra sevgilisini yaprak sarma yiyip şeftalili cappy meyva suyu içerken terkeden Türk erkeklerinin tez vakitte sevgililerine geri döneceğini öngörüyorum. Ne var ki içimde öngörümün gerçekleşmeyeceğine dair bir his var.

Bütün bunlardan bana ne kardeşim? Sevgili eşim Bahar, zaten daha tam iyileşmedim, benden ne istedin? Hadi bu filmi izlemek istedin, sevmeyeceğimi bile bile bana bunu nasıl yaptın? Buradan sana sesleniyorum.

Aslında biz bunun bir adım ötesindeyiz. Yani Bahar beni ne yalan söyleyeyim tüm hezeyanlarına dahil etmez sağolsun. Fasıldı, kısa film festivaliydi, gezmeydi şuydu buydu... Bunlardan itinayla uzak dururum o da beni üzmez sağolsun. Yalnız işte böyle senede birkaç kez bombayı patlatır.

Bombanın yalnız piminin çekilme şekline itirazım var. "Nerden duydun bu filmin iyi olduğunu," diye sordum. Aldığım cevap aynı gün içerisinde 2. darbeyi yememe neden oldu: "Facebook'ta herkes bundan bahsediyo". Of Allahım of. Düştüğüm duruma bakın. Facebook'ta belki de hiç tanımadığım insanların lafıyla filme gidiyorum.

Bütün bu yazdıklarımdan sonra, "sen kararını önceden vermişsin zaten" diyebilirsiniz. Ben, Allah'a çok şükür, genelde kararlarımı önceden veririm. Bir insan nasıl "Maskeli Beşler" hakkında izlemeden bir karara varıyorsa, bu da onun gibi birşey. Çok ilginç değil yani.

İşin iyi tarafı bu film beni uzunca bir süre götürür. En azından uzun bir süre bu kadar kötü bir filme sürükleneceğimi sanmıyorum.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Hayatım Osmanlı Cumhuriyeti'ne de gidiyoruz di mi?

Didem Keremoglu dedi ki...

Sevgili Ceyhan,
'Issız Adam' ile ilgili olarak ek bir cumlem var.
FILM BAHANE , 'Alper' SAHANE .
Didem Ablanız.

(Saka bir tarafa, son derece vasat bir film olduguna katılırım ama kotu mu , hayır . Erkeklere hitab etmiyor , o baska . Issız Adam bir 'kadın' filmi).