27 Kasım 2008 Perşembe

Kierkegaard ve Churchill

Kendini gerçekleştirme... Kurt Goldstein bu terimi bir insanın potansiyelini açığa çıkarması anlamında kullandı. İnsan, potansiyelini ortaya çıkarmadığı sürece kendisi olmaz. Varolduğu dünyada, mayasının ve mayasını etkileyerek bugünlere gelmesini sağlayan neden sonuç ilişkisinin ötesine geçemez. “Ben” diye bir olgudan bahsedemez. Çünkü “ben” dediği şey dış etkenler tarafından oluşturulmuştur.

Kierkegaard’a göre özgün bireysellik, sadece kendini gerçekleştirme yoluyla ortaya çıkar. Bu ise adanmışlıkla ve dünya işlerine seçim yaparak katılmakla mümkündür. Bilinmeyene daimi belirsizlik içinde acı ve ümitsizlikle yapılan bir yolculuk söz konusudur. Descartes, “Düşünüyorum öyleyse varım” diyerek büyük bir hata yapmıştır. Çünkü düşünceyle kendimizi soyut kavramlara ve dile hapsederiz. Varoluş; tutku, karar ve eylem yoluyla yaşanmalı ve tecrübe edilmelidir.

İnsan tüm bunlardan uzak kalırsa, sadece dünya düzeninde boşluk doldurmaktadır. Elimizde boşluk doldurmak yerine, kendini gerçekleştirmiş ve tarih yazmış birçok örnek var. Bunlardan biri de Winston Churchill. İyidir, kötüdür, tarihteki düşmanımızdır – bu ayrı bir konu. Bizim için Churchill’in önemi, Kierkegaard’ın dediklerine bir örnek oluşturmuş olmasıdır. Bakınız 20. yüzyılda dünyanın gidişine yön veren bu devlet adamı hayat tecrübelerinden yola çıkarak neler diyor:

- Potansiyelimizi ortaya çıkarmanın anahtarı sürekli çabadır; güç veya zeka değildir.
(Adanmışlık)

- Başarı, bir başarısızlıktan diğerine iştahını kaybetmeden gitmektir.
(Tutku)

- Bu, rahatlık ve sefa zamanı değildir. Meydan okuma ve dayanma zamanıdır.
(Düşünmek yerine eyleme geçmek)

- Cehennemden geçiyorsanız, yürümeye devam edin.
(Daimi belirsizlik içinde acı ve ümitsizlikle yapılan yolculuk)

- Büyüklüğün fiyatı sorumluluktur.
(Dünya işlerine seçim yaparak katılma)

Kierkegaard Churchill’den 100 yaş büyük. Biri yazmış, öbürü gerçekleştirmiş. Hem de harfiyen. Fransız besteci Vincent d’Indy’ye müziksel gelecek hakkında ne düşündüğünü sormuşlar. O da şöyle demiş: “Gelecek, bir deha onun nasıl olmasını istiyorsa öyle olacak”. Churchill kendini gerçekleştirerek dünyaya yön vermiş. Üstelik dehanın güç veya zekayla değil, sürekli çabayla ortaya çıktığını söyleyerek.

Burada bir ders var. İnsan kendine şu soruyu sormalı: Ben çarkın herhangi bir dişlisi mi olacağım, yoksa varoluşumu sonuna kadar yaşayacak mıyım? Cehennemden geçmeye, meydan okumaya, bir başarısızlıktan diğerine gitmeye ve sorumluluk almaya hazır mıyım? Özgün bireyselliğimi istiyor muyum? Çünkü insanın hayatını kendi iradesine göre mi yoksa başkalarının iradesine göre mi yaşayacağı bu soruların cevabında saklıdır.

Hiç yorum yok: