2 Aralık 2008 Salı

Eski Kasetler

Vaya Con Dios. Ney na na na. Sadece ilk parçayı dinlerdim. Çok severdim. İkinci parçaya hiç geçmedim. Galiba annem bir kere geçmişti. Hatta ileri gidip kasedi önlü arkalı dinlemiş olabilir.

Europe. İtsdıfaynılkandavn. Anneme bunun ne anlama geldiğini sorardım saplantılı bir biçimde. Ama ne saplantı. En az 5 kere sormuşumdur. Çünkü “son geri sayım” tercümesi beni hiç tatmin etmiyordu. Oturtamıyordum. Ne demek ki son geri sayım? Hiçbir anlamı yok. Parçanın delisiydim. Tarcan Abimin walkmaninde dinlemiştim ilk. Play’e bastım. Hayatımın en güzel parşası çalıyordu. İstanbul’a döner dönmez anneme aldırtmıştım. Klibini ne zaman izledim anımsamıyorum. Sisli ortamın içinden kutuları yararak çıkıyordu elemanlar. Hipnotize olmuştum, muhteşemdi. Tabii ki ikinci parçaya hiç geçmedim.

Simon and Garfunkel. Mrs. Robinson. Çok bomba şarkıydı o da. Renault’yla Bodrum’a gidiyorduk. Annem haşlanmış patates ve dil peyniri almıştı yanına. Afiyetle yerken anneme kasedi koyması için direktif veriyordum. Yaş 9. Yalnız bu kasedin ilk parçası Mrs.Robinson değildi. Ortalardaydı. Annem de parçayı bulmak için uğraşmıyordu. “Adam gibi dinle” diyordu, “Sıra nasılsa ona gelecek”. Bu kaset önlü arkalı ciddi şekilde dinlendi.

Manhattan Transfer. İsmini anımsamıyorum. Bu kaset bizim eve nereden nasıl geldi onu da bilmiyorum. Hiç sevmedim bu grubu. Nereden transfer? Manhat’tan.

Michael Jackson. Bad. Bu kasete de yazık edildi aslında. Sadece Bad’i dinlerdim. Mükemmel bir şarkıydı Bad. Sadece birkaç kez diğer parçaları da dinlemiş olabilirim. Michael çok büyük adamdı ve kahramanımdı. İnanılmaz severdim. Kasedi teyzemden araklamıştım.

Eski Şarkılar

Annem ben küçükken sesimi kaydetmiş. Physical’ı ve One Way Ticket’ı söylüyorum. O zaman 3-4 yaşlarındaydım. Hiçbirşey hatırlamıyorum. Ama ilk sinemaya gidişimi çok net hatırlıyorum. Annem, ben, Ayşegül veya Necmiye Teyze ve Pınar veya Zeynep’le birlikte Ekrem Bora’nın bir aşk filmine gitmiştik. Yaş 7-8. Film hakkında hiçbirşey hatırlamıyorum. Son sahneler gözümün önünden belli belirsiz geçiyor. Ama o filmle ilgili asla unutamayacağım birşey var: Seninle Başım Dertte. O kadar küçük olmama rağmen beni fena vurmuştu Selami. Ciddi ciddi efkarlandığımı ve düşüncelere daldığımı hatırlıyorum.

Ben de anı çok. Ama Erenköy anıları kısıtlı miktarda. Çünkü oradan 9 yaşındayken taşındık. Bir başka film maceram, Flash Dance. Annemle gitmiştik. It's A Feeling çok fena parçaydı. Manitaya o yaşta vurulmuştum. Hey gidi günler.

Hiç yorum yok: