4 Aralık 2008 Perşembe

İtiraf

İtiraf etmem hoşuna gidiyor. Çünkü aynısını sen de yaşıyorsun. Ama söyleyemiyorsun. Çünkü bunu zayıflık olarak görüyorsun. Ama işte itiraf ediyorum. Bunu yaparken yüzümde şahane bir gülümseme beliriyor. Zayıflığımı süper bir duygu gibi mi aksettirmeye çalışıyorum? Hayır. Saçma akıl oyunlarımı samimiyet adına dile döküyorum. İşte en derin acılarım: Site maçlarında sadece 2 kez oynadım. İlkinde ilk 11’deydim. 10. dakikada topa vuramadığım için teknik direktörlerim olan ve yaş sınırlamalarından dolayı oynayamayan (yaşları büyüktü) teknik direktörlerim Faruk ve Mehmet tarafından oyundan alındım. Bir döbi-vole vuruştu. Gerçekten o topa vurmam gerekirdi ama vuramadım. Hissettim. O topa vurmam gerekirdi. Vuramadım.

Yıllar geçti. Bu aradaki hiçbir maçta yer almadım. Çünkü yoruluyordum ve pek yetenekli değildim. Hiç yetenekli değildim. Hatta kimi maçlara anneannem gitmeme izin vermiyordu. Rezil durumdaydım. Sonra bir gün, çok sevdiğim Serkan Abi teknik direktördü. Serkan Abi’yi çok seviyordum. Çünkü o da beni seviyordu ve benim gibi gitar calıyordu. “Hey Jude” diye bilardo salonunda şarkı söylemeye başladığımda “you make it bad” diye gerisini getiriyordu. Neyse. Karşı sitenin adı Madenli. Devre arası. Serkan Abi bana komut verdi: “Ceyhan sen en zararsız yerde dur”. Eziklik had safhada. Ben bu maçta sahi nasıl oynadım yav? Neyse ben en zararsız yerde duruyorum. Pek “balans” vasıfım yok. Bir orta geldi. Alper ortayı ıskaladı. Ben nasıl olduysa ortayı gola cevirdim. Balans olmadığından topa vurduktan sonra devrildim ve golü göremedim. Ama Alperin “gooooooooolllll” diye koştuğunu çok iyi anımsıyorum. Maç madenlinin toprak sahasındaydı. Çok sevinmiştim. Ama yıllarca maçlarda oynamamış bir adamın ezikliğiyle anormal sevinmemiştim. Normaldi herşey. Maç penaltılara kaldı. Kaleye Bora geçti. Ama o zaman fazladan penaltı yiyecektik. Galiba 5 yerine 7 tane. Bora çoğunu kurtardı. Biz kazandık...

Hiç yorum yok: