Birgün biri çıkıp, bu filmin her karesinin mantıklı bir açıklamasını yaparsa, tebrik ederim, alkışlarım. Ama gerek var mı diye sorarsanız iş değişir. Olaylar arasındaki tüm belli belirsiz görüntüleri Lynch’in fena hallerinin dışavurumu diye yorumlamakta fayda görüyorum. Bu film hakkında bir fikrin yanında olup, diğerine karşı olmayı doğru bulmuyorum.
1) Bu film fazla analiz edildi. Bu kadar analize gerek yok.
2) Bu film fazla analiz edilmeyi hakediyor.
3) Lynch kolaj yaptı, tam olarak ne anlattığını kendi de bilmiyor.
4) Lynch tam olarak ne anlattığını kesinlikle biliyor ve söylemiyor.
Böyle yorumların hepsinde doğruluk payı var. Bunları bir araya getiren şey Lynch’in sınırsız hayal gücü. Bunda transandantal meditasyonun payı olduğunu kendi de söylüyor.
Naomi Watts’ı daha önce tek bir filmini dahi seyretmeden seçtiğini biliyor muydunuz? Tüm sinema tarihinin en iyi performanslarından birini Lynch işte böyle ortaya çıkarıyor. Böyle bir casting yeteneğinin rasyonelliğinden bahsedebilir misiniz? Rasyonel ve irrasyonel olan Lynch’te bir aradadır. İkisi de birbirinin içine geçer. Sınırlar kaybolur. Filmlerinin çekildiği yana uzama özelliğinin çıkış noktası budur.
Rüya mıydı gerçek miydi? Bütün film çocukluğunda iki şerefsiz ihtiyar tarafından tacize uğramış zavallı Diane’in talihsiz hikayesi mi? Bu uzuyor da uzuyor. İnternette sayısız yorum var. İşin ilginci, çoğuna “yok bu olamaz” diyemiyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder